Açıkçası kanıksadım, 10 saniye içinde hayata devam ediyorum kaldığım yerden. Dediğin şeylerden yaşıyorum. 'Değerini bileyim, ben de olabilirdim. Ne zaman olacağı belli değil' gibi değil; bildiğin 'Evet, patlama olmuş. Ne zaman öleceğimiz belli değil. Öğle yemeğinde de bamya varmış, kantinden mi yesek? Bu arada, rektörlük yarın soruşturmaya çağırmış. O zaman yarına kalmadan dosyaları hazırlayayım. Aaaa, yine mi kadroyu bir partiliye vermişler? Ya, su bitmiş, söylesek ya' hızında.
Yaşıyor muyuz? Evet, nefes alıyorum. Yetiyor mu? Bazen.
Daha önce birkaç kere yazmıştım, tekrar okuyanlar için affola. İnsan bulunduğu koşula süper uyum sağlayabilen bir canlı. Haberler okuyoruz örneğin, diyor ki 'Irak'ta (ya da savaş olan başka bir yer) çocuklar dışarıda oyun oynarken, üstlerine havan topu düştü' ve biz şaşırıyoruz 'Savaşın ortasında aileler nasıl çocukları oyun için dışarı gönderir' diye. Ya da pazar yerinde bomba patladığında 'İnsanlar nasıl savaşta pazar yerine gider', diyoruz. İnsan kendi içinde yaşadığı koşulların süresi uzadıkça ona adapte oluyor, artık bunu normal kabul ediyor. Örneğin, kocasından şiddet gören ve kendi maaşı olan bir kadının nasıl olup da boşanmadığına hayret ediyoruz. İnsan hayatındaki kötüyü normalleştiriyor. İçten içe kötü olduğunu biliyor ama umutsuzlukla birlikte artık onu normal sayıyor ve 'Normal hayatım bu zaten' diyerek günlük işlerini yapmaya devam ediyorlar. İnsanlar savaşın göbeğinde yaşayıp akşama ne pişireceklerini, izleyebileceği dizileri düşünebiliyorlar. Bir nevi alışıyorlar.
Normalleştirme kabul etmek değildir, ilgisi yoktur; bunun altını çizmek gerek. Açıkçası, Facebook'a yazabileceğim ya da gördüğüm 'Kınıyoruz, lanet olsun. Allah belalarını versin' ya da 'Bu kaçıncı ha, kaçıncı'nın çok bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Tabii etkisi vardır, en azından çok insanın senin gibi düşündüğünü ve yalnız olmadığını biliyorsun ama artık yapıcı bir eleştiri gelmiyorsa, sadece lanet okuyorsak, bir eylem planı yoksa, 'Şunun şunun yapılması lazım' ya da 'Şunu şöyle yapmamız lazım' denmiyorsa, ben 'Kahretsin, güvende değiliz' diye devamı gelmeyen şikayetlerle ya da umutsuzlukla zaman geçirmek istemiyorum. Bir şiddet karşıtı olarak 'Hacı, ben her türlü kamu malına zarar vererek bunu protesto edeceğim' ya da 'Ben toptan ülkeyi terk ediyorum, bıktım' bile daha çözüm odaklı ve yapıcı görünüyor bana. Büyük oranda katılmadığım görüşleri söyleyen kişilere bile 'Çok teşekkür ederim çözümle geldiğin için' diye sarılmak istiyorum. Şu anda da Ekşi Sözlük'te debe'de okuduğum ekonomik boykotu uyguluyorum kendimce. Yoksa, öğle yemeğinde iş arkadaşlarımla 'Yine patladık, ne zamana kadar yaşayacağız. Allah belalarını versin' gibi aynı şeyi üç yüz milyonuncu kez konuşmak istemiyorum. Konuşup konuşup bir şey yapmamaktan sıkıldım. Bu şartlar altında konuşup üstünde durasım da yok.
Bir yandan da kendimi sorumlu ve suçlu hissediyorum. Çünkü diğer patlamalarda bir şey yapmadığım için bu patlamanın da gerçekleştiğine inanıyorum. Bir anlamda bu patlamaya da ben izin verdim. Dolayısıyla lanet okuyamıyorum; lanet okuduğum insanların içinde kendim de varım. Bir yandan da, kendimle yüzleşmemek için de düşünmemeye çalışıyorum.
0